İçindekiler:

25 Şubat 2024
Sayı: KB 2024/04

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
AKP'nin yerel seçim politikası
"Bayram ikramiyesi" adı altında sadaka!
Rejimin yoksullaştırma saldırısı
Sefalet derinleştikçe artan din istismarı
Sermayenin sadık hizmetçisi
Filistin sorunu, emperyalizm ve AKP
İstanbul'da coşkulu Greif etkinliği
"Yeni Greiflar için ileri"
Yıkıma karşı sınıfın direnci örgütlenmeli
"Karar bizim nezdimizde yok hükmünde"
Yerel seçimler ve sol
8 Mart'ın çağrısı
Türkiye'de ilk kreş açılan fabrika
Çevre ve iklim krizinin çözümü devrim sorunudur
Ukrayna halkı vekalet savaşında ölmek istemiyor
NATO'nun savaş kışkırtıcılığı
Maassen ve Almanya'nın faşist genleri
Silahlanma yarışında savaş ekonomisine doğru
ABD'nin "Gazze'de soykırıma devam" dedi
Lula İsrail'i Hitlere benzetti!
Dünyadan haberler
Köln'de tecride karşı yürüyüş
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

ABD, “Gazze’de soykırıma devam” dedi!

 

İşgalci İsrail ordusunun Gazze’ye dönük saldırısını açıktan destekleyen ülkelerin sayısı günden güne azalıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ((BMGK) yapılan son oylamada, Siyonist savaş çetesinin arkasında duran tek devlet Amerika oldu. Bir dönem “dünya jandarması”, halen de dünyanın en güçlü, en haydut emperyalist devleti olan ABD için bu duruma düşmek, diplomatik açıdan tam bir iflastır. Her saldırıda ABD’nin vazgeçilmez suç ortağı olan İngiltere bile son oylamada çekimser kaldı.

Cezayir tarafından BMGK’da görüşülmek üzere sunulan tasarıda “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının sona erdirilmesi” ve “acil insani ateşkes” talep edildi. Oylamada İngiltere çekimser oy kullanırken, daimi ve geçici 13 üye ülke ise kabul oyu verdi. Veto hakkını kullanan Jeo Biden yönetimi, bir kez daha “Gazze’de soykırıma devam” kararını dünyaya ilan etti. Biden yönetimi daha önce de bu yönde yapılan oylamalarda veto hakkını kullanmıştı.

ABD’nin veto kararına cevap veren Çin’in BM Büyükelçisi Zhang Jun şunları söyledi: “Sahadaki durum göz önüne alındığında, acil bir ateşkesten kaçınmaya devam etmek, katliamın devam etmesine yeşil ışık yakmaktan başka bir şey değildir… Çatışmanın yayılması tüm Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırıyor ve daha geniş bir savaş riskinin artmasına neden oluyor. Sadece Gazze’deki savaşın alevini söndürerek cehennem ateşinin tüm bölgeyi sarmasını önleyebiliriz.”

Aralarında Fransa’nın da olduğu ABD’nin müttefiki bazı devletlerin temsilcileri de veto kararını eleştirdi. Diplomatik izolasyon içinde kalan ABD’nin BM temsilcisi veto kararını, “Ateşkes tasarısının savaşı sona erdirmeye yönelik görüşmeleri tehlikeye atacağı” iddiasına dayandırdı. Bu pespaye lafları elbette ciddiye alan olmadı. Zira süreci izleyen herkes İsrail’in soykırım suçunu işlemeye devam etmesinin aynı zamanda bir ABD kararı olduğunu biliyor.

Oylama yapılamadan önce Tel Aviv’deki Siyonist savaş çetesinin başı Binyamin Netanyahu, “Savaşı tüm hedeflerine ulaşana kadar sürdüreceğiz” diye açıklama yaparak, Refah’a saldırı için hazırlık yaptıklarını ilan etti. İsrail saldırısından önce 250 bin kişinin yaşadığı Refah’a 1,3 milyon kişi yığılmışken buraya kara saldırısı başlatmak soykırımı bir üst aşamaya çıkartmak anlamına geliyor.

Refah’a kara saldırısının ne anlama geldiğini Biden ve çetesi de biliyor elbette. Nitekim Washington’daki savaş kundakçıları da Refah’a yönelik büyük bir kara harekatının sivillere daha fazla zarar vereceği, daha fazla sivilin öleceği, daha fazla insanın yerinden edileceğini söylüyor.

Refah’a kara saldırısı konusunda güya İsrail’i “uyaran” Biden yönetimi, BM’de ise soykırıma dur diyebilecek bir kararı veto etti. Birbirini inkar eden bu tutumlar, Biden yönetimindeki ucubeleşmenin vardığı boyutu göstermesi bakımında çarpıcıdır.

Gerçekte Gazze’de işlenen soykırım suçu, Siyonist İsrail’in olduğu kadar ABD emperyalizminin de suçudur. Biden yönetiminin 7 Ekim’den bu yana attığı her adım bunu kanıtlar niteliktedir. Siyonist şefleri sözüm ona “uyarması”, dünya nezdinde teşhir olan barbar suratına bir tutam makyaj sürme çabasından ibarettir. Ancak BMGK gündemine önemli kararlar geldiğinde, soykırımın durdurulmasını engelleyerek suratına takmaya çalıştığı iğreti maskeyi çöpe atmak zorunda kalıyor.

Biden’i de Siyonist savaş çetesini de açmaza alan şey, Filistin halkının direnişini kırma noktasında aciz kalmalarıdır. Bu koşullarda kalıcı ateşkes, Siyonist rejim için -elbette ABD için de- ahlaki, siyasi, diplomatik bir hezimet olacaktır. Çünkü soykırım yapmak, yakıp yıkmak, barbar olduğunu dünyaya göstermek dışına bir başarıya ulaşabilmiş değiller. Sarıldıkları son “silah”, Filistin halkını açlığa-susuzluğa mahkum ederek toplu kırımla yüz yüze bırakmaktır. ABD-İsrail ve suç ortaklarının bunu yapacak kadar vahşi olduklarına kuşku yoktur. Ancak buradan “zafer” devşirebileceklerinin hiçbir garantisi bulunmuyor.

 

Mısır İsrail’e yol mu açıyor?

 

Mısır hükümetinin, Filistinlilerin Gazze’den kitlesel olarak göç ettirilmesi “korkusuyla” Sina çölünde mülteci kampları inşa ettiği söyleniyor.

Avrupa basınına yansıyan haberlere göre Mısır, “Gazze Şeridi’nden kitlesel göç korkusuyla çölde beton duvarlarla çevrili büyük bir ‘karşılama’ kampı inşa ediyor.”

ABD’de yayın yapan günlük Wall Street Journal gazetesinin Mısırlı yetkililere dayandırdığı habere göre, “Mısır hükümeti Sina Çölü’nde, Gazze Şeridi sınırına yakın bir noktada 100 binden fazla kişinin barınabileceği bir kamp inşa ediyor.”

Haberi yalanlayan Mısırlı yetkililer ise, “inşa edilen yapıların başka amaçlar için yapıldığını” iddia ediyor. İsrail, Refah sınır kapısına sürdüğü Filistinlileri buradan da sürmek için 1.3 milyon kişinin yığıldığı kenti bombalayıp katliamlar yapıyor. İsrail’in Refah’a saldırısı “soykırımda final” olarak eleştirilse de siyonist rejim geri adım atmak istemiyor.

Mısır yönetimi, soykırımcı siyonistlerin sözü geçen planına karşı çıkıp Filistin halkına destek çıkacağına, Sina çölünde onları “karşılayacak” çadır kamplar inşa ettiği haberi doğruysa, siyonist ‘etnik temizlik planı’na çanak tutuyor demektir. 

Mısır’ın Sina Yarımadası’ndaki gelişmeleri izleyen Londra merkezli bir kuruluş olan Sina İnsan Hakları Vakfı, 14 Şubat Çarşamba günü yaptığı açıklama da, kamp inşaatının pazartesi günü başladığını ve yaklaşık 10 gün sürmesinin beklendiğini belirtti. Vakıf, dört tarafı 7 metre yükseklikte duvarlarla örülmesi öngörülen proje inşaatının dolu dizgin devam ettiği bilgisini verdi.  

Mısır tarafından böyle bir “karşılama” için çalışmalar sürerken, siyonist İsrail’in ise 1,3 milyon Filistinlinin dar bir alanda istiflendiği Refah’a bir taraftan hava saldırılarını sürdürürken diğer taraftan 10 martta başlayacağı söylenen kara saldırısı için hazırlık yaptığı açıklandı. Yansıyan haberlere göre emperyalist ABD Filistinlilerin Sina çölüne sürülmesinin önünü açmak için “arka kapı diplomasisi” yapıyor. CIA Başkanı William Burns, sözde “rehinelerin serbest bırakılmasını görüşmek için” geçen hafta İsrail’e gitmeden önce Mısır’ın başkenti Kahire’ye uğramıştı.

Eş zamanlı olarak ABD Başkanı Joe Biden Netanyahu’ya “sivil halkın tahliyesi için “inandırıcı” bir plan yapılana kadar Refah’a kara harekâtı düzenlememesi” çağrısında bulundu.

Emperyalist/siyonist güçlerle Mısır rejimi arasında bu trafik sürerken, kendini “Filistin dostu” diye pazarlayan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın Mısır’ı ziyaret etmesi dikkat çekicidir. Bu bir tesadüf mü “bilinmez” ancak bu konunun konuşulmamış olma ihtimali yoktur. Mısır’ın Sina’da yerleşke inşa ettiği, Biden’ın, “Refah’taki sivil kayıplar için duyduğu endişeyi dile getirdiği” koşullarda Mısır’ı ziyaret eden Erdoğan’ın konuya dair sessizliği, Filistinlilerin Gazze’den Sina’ya sürülmesine onay verdiğine dair bir işaret sayılıyor.