|  Yüz yüze eğitimde önlem yerineboş vaaz!
  Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İstanbul’da depreme karşı  yenilenen Şile Necda Moralıgil İlk ve Ortaokulu’nun açılış törenine katılarak  eğitim alanındaki duruma dair konuşma yaptı. Yüzyüze eğitimin “milli güvenlik  meselesi” olduğunu iddia eden sarayın bakanı, bir süre önce Covid-19 nedeniyle  kapatılan hiçbir okulun olmadığını iddia etmişti. Oysa virüsün birçok okulda  saptandığı ve bazı okullarda eğitime ara verildiği bilgisi basına yansımıştı.  Çözüm üretmek yerine gerçeklerin üstünü örtmeye çalışan bu bakanın da, sarayın  diğer elemanları gibi, halka yalan söylemekten çekinmediği anlaşılmıştı.    MEB Bakanı  konuşmasında şunları da söyledi: “Okulları artık kapalı tutma lüksümüz yok.  Okulların yüz yüze eğitime ara vermesinde istediğiniz kadar dijital  platformları verimli bir şekilde kullanabilirsiniz ama okul sadece öğretmenin  gerçekleştirildiği mekanlar değildir. Öğrencilerimizin Psikososyal  gelişimlerini tamamladığı, ortak çalışmalar üretebildiği, sıcak yemeklerin  yenildiği, kültür, sanat ve spor aktivitelerinin yapıldığı mekanlar.  Dolayısıyla yüz yüze eğitimin yerine ikame edilecek hiçbir mekanizma yoktur.  Ama bu, şu demek değildir; dijital platformlardan vazgeçeceğiz. Hayır ama yüz  yüze eğitime devam ederken sürekli dijital platformlardan da destek alacağız.”   Bu iddialı ama altı boş sözlerinin devamında ise,  okullarda virüsün yayılmasını önlemek için alınması gereken tedbirler hakkında  bilgi vermesi gerekirken, rakamlar sıralamakla yetindi. Sarayın bakanı  konuşmasının devamında şunları söyledi: “Türkiye’de 18 milyon öğrenci, 1,2  milyon öğretmen, 100 binin üzerinde idari personel ve 150 bin servis şoförü ile  rehberlik destek elemanı var. Kabaca 20 milyon insanın varlık alanı bulduğu bir  sistemden bahsediyoruz. Bu sistemi yüz yüze eğitime maksimum düzeyde devam  ettirebilmek için vaka bazlı, okul bazlı bir yöntemle süreci yönetmeye  çalışıyoruz. Bizim 57 bin 180’i devlet okulu olmak üzere 71 bin 320 okulumuz  var. 850 bin dersliğimiz var.” “Milli Güvenlik Meselesi” olarak gördüğü eğitim sisteminin  sağlıklı koşullarda yüz yüze devam edebilmesi için gerekli önlemleri almayan  iktidar, MEB Bakanı’nın ifade ettiği 20 milyon insanın geleceği ve sağlığını  hiçe sayıyor. Bakan, sadece pozitif olan öğrenci veya öğretmenlerin bulunduğu  sınıflar bazında harekete geçeceklerini ifade etmişti. Oysa MEB Bakanı’nın  sözlerinden de anlaşılacağı gibi, okul ortamları sınıflar bazında izole edilmiş  ortamlar değil. Bakanın değimiyle okullar: “Öğrencilerin Psikososyal  gelişimlerini tamamladığı, ortak çalışmalar üretebildiği, kültür, sanat ve spor  aktivitelerinin yapıldığı mekanlar.”  Yani okullar, doğal olarak eğitimin tüm bileşenlerinin iç  içe olduğu ortamlardır. ‘Sınıf bazlı’ alınacak biçimsel “önlemler” ile salgının  yayılmasının önüne geçilemez.  Sarayın bakanı, “Yüz yüze eğitimin yerine ikame  edilecek hiçbir mekanizma yoktur.” diyor. Eğitim alanına dair gerekli  bütçeyi ayırmayanların böyle bir açıklamayı yapması ikiyüzlülükten başka bir  şey değil.  AKP-MHP  iktidarının resmi açıklamasına göre, Covid-19 salgını, Türkiye’de 2019  Mart’ında görülmeye başladı. Aradan geçen bir buçuk yıl içinde salgın  koşullarına uygun sağlıklı bir mekanizma oluşturulup farklı önlemler  alınabilirdi. Oysa saray rejimi, okullarda yüz yüze eğitim başlayana kadar  hiçbir ciddi çalışma yürütmedi. Kokuşmuş sermaye iktidarı her alanda olduğu  gibi eğitim alanında da sınıfta kaldığını kanıtlamış oldu. Yandaş olmayan bilim  insanlarının uyarılarına kulak tıkayanlar, gelinen yerde eğitim alanında  büyüyen kaosun önüne geçemiyorlar. Salgın döneminde de toplum sağlığını hiçe  sayan iktidar, bu tutum ve politikasını eğitim alanında da sürdürmeye ve on  milyonların sağlığını riske atmaya devam ediyor.             “En az 40 bin öğrenci okula gidemedi”  Öğrenci  Veli Derneği (Veli-der) yüz yüze eğitimin başlamasının ardından her hafta  yayımladığı raporun 3’üncüsünü 25 Eylül’de açıkladı. Açıklama 26 ilde bin 19  sınıfın bu hafta içinde eğitime uzak kaldığı karantinaya alınan toplam sınıf  sayısının ise bin 630’a yükseldiği aktarıldı. Veli-der bu süreçte en az 40 bin  öğrencinin eğitime uzak kaldığını ifade etti. “En  az 1630 sınıf karantinada”Veli-der’in  video yayınlayarak duyurduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yalnızca  26 ilden bize ulaşan bilgi doğrultusunda bir değerlendirme yaptığımızda; en az  1019 sınıfın daha karantinaya alınmış olduğunu gördük. Dolayısı ile; okulların  açılışından bugüne kadar en az 1630 sınıfın karantinaya alındığını tespit etmiş  bulunuyoruz. MEB’ in yayınladığı son istatistiklerde, Türkiye ortalaması,  derslik başına düşen öğrenci sayısı 26 olarak açıklanmıştı. Bu veri üzerinden  bir değerlendirme yaptığımızda; alınmayan önlemler nedeniyle en az 40.000  öğrenci yüz yüze eğitime devam edememektedir. Millî Eğitim Bakanlığı, kapatılan  hiçbir okulun olmadığını açıklamış idi. Öğrenci Veli Derneği olarak biz de, 2.  Hafta raporumuzda Ordu Aybastı Fen Lisesi’nin kapatıldığı bilgisini sizlerle  paylaşmıştık. Bu bilgi de doğrulandı. Bu hafta da Giresun’dan derneğimize  ulaşan velilerin verdiği bilgi doğrultusunda; Giresun Şebinkarahisar Fen  Lisesi’nin bütün sınıflarının kapatıldığı bilgisine ulaştık. Giresun  Şebinkarahisar Fen Lisesi’ndeki 216 öğrencinin 111’ inin pansiyonda kaldığı, 61  öğrenciye pozitif tanısı konulduğu, pansiyonun üst katında pozitif tanısı  konulan öğrencilerin pansiyonda kalarak uzaktan eğitime devam ettiği, diğer  öğrencilerin de pansiyonda kalmaya devam ettiği bilgisi konusunda yetkilileri  acilen açıklama yapmaya çağırıyoruz.” “Kabul  etmiyoruz, etmeyeceğiz”Velilerin  her geçen gün kaygılarının arttığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi: “Alınmayan  önlemler nedeniyle, çocuklarımızın sağlığına ilişkin endişelerimiz, her geçen  gün daha da derinleşiyor. Endişeliyiz. Öfkeliyiz. Salgında 1,5 yılı aşkın bir  zaman geçmesine rağmen, gerekli önlemler alınmadan okulların açılmasını,  çocuklarımızın eğitim hakkının, biz velilerin, çocuklarımızın, öğretmenlerin sağlığının  riske atılmasını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.” “MEB’i  uyarıyoruz”Alınması  gereken önlemlerin ısrarla alınmadığını vurgulayan açıklamada “Çocuklarımıza,  biz velilere, öğretmenlere pozitif tanısı konulmasından, yaşamlarımızın  riske atılmasından tüm karar alıcılar sorumludur” denildi ve MEB, gerekli  önlemleri alınması noktasında uyarılarak talepler sıralandı. |